
Zehra, 32 yaşındaydı ve İstanbul’un yeşiliyle betonu harmanlayan semti Çekmeköy escort, annesinden miras kalan küçük bir dairede tek başına yaşıyordu. Üniversite yıllarından sonra hayallerine sarılarak başladığı hayat, zamanla sertleşmişti. Grafik tasarım mezunuydu; yaratıcı projelerde yer almayı, kendi stüdyosunu kurmayı istiyordu. Ancak mezuniyetin ardından geçen on yıl seksi boyunca bu hayalleri, her ay gelen faturaların, ev kirasının ve geçim telaşının gölgesinde solmuştu.
Sabahları erkenden uyanır, kahvesini termosuna doldurup metronun yolunu kapalı tutardı. Ümraniye’de bir yayınevinde tasarımcı olarak çalışıyordu. Yayınevi, ekonomik krizle boğuşuyor, sürekli personel azaltıyor, maaşlar zamanında yatmıyordu.
Bir gün, evine dönerken Çekmeköy’de yeni açılan bir sanat galerisinin vitrininde, “Genç sanatçılara destek veriyoruz” yazısını gördü. İçeri girip oral çekinerek tasarımlarından bazılarını gösterdi. Galeri sahibi, Zehra’nın çizimlerine ilgi gösterdi ve ona bir köşe ayırmayı teklif etti.
O hafta boyunca işten çıkınca soluğu evde değil, kalemlerinin başında aldı. Uykusuz kaldı, defter karaladı, çizimlerini renklendirdi. Sergi günü oral geldiğinde, galeriye giren herkesin bakışlarında o ışığı gördü: beğeni ve saygı. Küçük bir tablo satıldı. Ardından bir sipariş geldi.
Akşam eve dönerken Çekmeköy escort sokakları ona daha umutlu görünüyordu. Artık sadece ay sonunu düşünmüyordu, kendini gerçekleştirmeyi de düşünüyordu.
Kendi ayakları üstünde durmak kolay değildi. Hele ki İstanbul gibi bir şehirde, yalnız bir kadın olarak.
Bir yanıt yazın