
Kadıköy escort martıların çığlık çığlığa uçtuğu bir sabaha uyanmıştı. Vapurlar iskeleye yanaşıyor, insanlar telaşla dağılıyordu. Nergis, Moda’ya doğru yürüyordu; sanki kentin karmaşasından bir adım geride durarak sadece gözlemliyordu. Giydiği gri mont, şehirle uyum içindeydi — ne çok dikkat çekiyor, ne de tamamen kayboluyordu.
Nergis 21 yaşındaydı. Tokat’ın küçük bir köyünden çıkıp geldiğinde cebinde sadece umut vardı. Üniversite kazanamamış, ama İstanbul’a tutunabileceğine inanmıştı. Kadıköy onun için hem başlangıç, hem de bilmediği bir sona doğru yürüyüştü.
İlk zamanlar bir çiğ köftecide çalıştı. Bahariye Caddesi’nin dibindeki dar bir apartmanda, üç kişi bir odada kalıyordu. Yaşamak zordu ama hayal etmek serbestti. Nergis hayal kurmayı seviyordu. Fakat işini kaybettiğinde, her şey hızla değişti.
Sokakta kaldığı ilk gece Moda sahilindeydi. Üşüyordu. Yanına gelen kadın, “Bu sokak kolay yer değil,” dediğinde onun gözlerinde bir tür kendini görmüştü. Büyük götlü Kadının adı Zeynep’ti, tanıdık yolları bilen biriydi.
“İstersen benimle kal,” dedi.
Bir yatak, bir sıcak çorba… ama bir bedeli vardı. Nergis önce anlamadı. Sonra anladı. Yine de kaldı.
Geceler rıhtımda, ışıkların altında, görünmez bir hayatın içinde geçmeye başladı. Bedenini susturmak, zihnini uyutmak istiyordu. Ama bazı sabahlar, Moda’daki bir bankta oturup dalgaları izlerken hâlâ şunu fısıldıyordu kendi kendine:
“Ben böyle biri olmak için doğmadım.”
Bir gün, Rasimpaşa’da eski bir kitapçının vitrininde bir not gördü:
“Kadın dayanışma atölyesi — barınma, destek, eğitim.”
Notu kopardı. Günlerce çantasında taşıdı. Sonunda bir sabah, titreyen sesiyle aradı.
“Ben… artık böyle yaşamak istemiyorum,” dedi.
Sonrası yavaş ama gerçek bir dönüşümdü. Kadıköy escort bir sivil toplum kuruluşunda yer buldu. Barındı, dinlendi, konuştu. Psikolojik destek aldı. Bir pastanede işe başladı. Başlangıçta sadece tezgâh temizledi. Şimdi sipariş alıyor, güler yüzle çay veriyor. Boğa Heykeli’nin önünden geçerken artık yere değil, göğe bakıyor.